MERHABA

Uzun zamandır bana ulaşan hastalarıma hizmet veriyor, hem kendi branşımla, hem de genel sağlıkla ilgili sorularını cevaplıyorum.


Malumunuz, internet engin bir deniz, her konuda kaynak oluşturabilecek sınırsız bir bilgi kaynağı. Ancak, ne yazık ki, yanlış kullanıma ve yönlendirmelere de çok açık. Tamamen tesadüfi olarak, benim ismim altında yazılmış, asla ilişiğim olmayan bir web sitesinde "Astımlılar ve allerjisi olanlar, yazın egzersiz yapmasın" açıklaması ile karşılaşınca, kimseyi yanlış yönlendirmemek adına hastalarıma kendi blogumdan seslenmeye karar verdim.


Sağlıklı olup da sağlığını korumaya devam etmek isteyen bireylere ise, bundan böyle buradan sesleneceğim, elimden geldiğince güncel bilgilerimi paylaşacak ve soruları yanıtlayacağım.


Sevgi ve sağlıkla...


Sayfalar

25 Kasım 2011 Cuma

DÜNYA KOAH GÜNÜ

KOAH hakkında bilinci arttırmak amacıyla her yıl Kasım ayının üçüncü Çarşamba günü “Dünya KOAH Günü” olarak kabul edilmiştir. Dünya KOAH Günü’nde, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığına karşı Küresel Girişim (GOLD) grubu tarafından tüm dünya ülkelerinde çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu özel günde, KOAH hakkında bilgi arttıracak çalışmalar yapılmakta; kendilerinde KOAH olduğunun farkında olmayan kişilerin basit bir solunum testi yaptırması ve erken tanısı teşvik edilmektedir.

KOAH gibi halk arasında pek de bilinmeyen bir hastalığı anlamadan önce, hava yollarını anlamak gerekir.

Soluk borusu, önce ana bronşlara, sonra da daha küçük bronşçuklara dallanır. Bu bronşçukların ucunda hava keseleri bulunur. Hava keselerinin etrafında ise damarlar yer alır. Soluk borusundan alınan havadaki oksijen, bu hava keselerinin etrafında yer alan damarlar yoluyla kana geçer, kandaki karbon dioksit de aynı yolla hava keselerin, oradan da nefes borusu ile dışarı atılır. KOAH’da, normalde esnek olan bu hava keseleri ve hava yolları esnekliklerini yitirirler.

KOAH, “Kronik Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı” kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Hava yollarının ilerleyici ve kalıcı tıkanıklığını temsil eder. KOAH, aslında iki ayrı hastalığı tanımlar: “kronik bronşit” ve “amfizem”. Kronik bronşit, “mikropsuz bir iltihap”tır aslında. Kronik bronşitte, hava yollarında sürekli bir iltihap söz konusudur ve  balgam üretimi artmıştır. Amfizemde ise, hava keseleri arasındaki duvarlarda harabiyet vardır. Normalde bir üzüm salkımına benzeyen hava kesecikleri yer yer birleşerek, işlev görmeyen ölü hava boşlukları haline gelmiştir. Amfizem ve kronik bronşit sıklıkla bir arada bulunabilirler.

Ne yazık ki, sigara içen pek çok kişi, öksürük ve balgamının normal olduğunu düşünür. Oysa, “normal” öksürük veya balgam yoktur. Bu tür yakınmalar, mutlaka bir soruna işaret eder. Sigara içen kişilerin yakınmalarını önemsememeleri nedeniyle, pek çok hasta, aslında KOAH’lı olduğunu bilmemektedir. Sonuç olarak hastaların tanı ve tedavilerinde gecikmeler yaşanmaktadır.

KOAH’ın en önde gelen nedeni sigaradır. Sadece sigara değil, diğer tütün ürünlerinin (puro, pipo…) kullanımıyla da KOAH gelişebilir. Kişi kendi içmeden, sigaraya pasif olarak maruz kalınmasıyla bile KOAH gelişebilir. Çok daha nadir olarak doğuştan gelen bazı sebepler ya da ısınma amaçlı tezek yakılması, kimyasal dumanlar, madende çalışma gibi nedenler de KOAH’a yol açabilir.

KOAH’ın tedavisinde ilk basamak, sigaranın bırakılmasıdır. Bunun yanında, nefes açıcı tedaviler, enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi, sağlıklı ve düzenli beslenme de önem taşır. KOAH’lı hastalar, mikrobik solunum yolu hastalıkları geçirdiklerinde, KOAH’ları “alevlenebilir”. Bu yüzden, her yıl grip aşısı yaptırmaları, özellikle kış aylarında el hijyenine uymaları ve sık sık ellerini yıkamaları, hasta kişilerle temastan kaçınmaları önerilir. KOAH’lı hastanın sadece kendisi değil, bulunduğu ortamdaki kişiler de sigara içmemelidir. Hastalığın ileri safhalarında, sürekli oksijen kullanımı gerekebilir.

Sürekli öksürük, sık sık balgam çıkarma, nefes darlığı, hırıltı gibi yakınmalarınız varsa ve uzun yıllardır sigara içiyorsanız, KOAH’ınız olabilir. Tanıda gecikmemek için, bir Göğüs Hastalıkları hekimine başvurmanız, hastalığınızın ilerlemesini durdurmak için bir an önce önlem almanız, daha kaliteli soluk ve sonuçta daha kaliteli bir hayat anlamına gelebilir.
SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ


            Akciğerin görüntülenmesi, bazı akciğer hastalıklarının tanısı ve takibi için yeterli değildir. Akciğerlerin fonksiyonlarının (işlevlerinin) da değerlendirilmesi gerektiği durumlarda, solunum fonksiyon testlerinden yararlanılır. Sigara içen ve KOAH için risk grubunu oluşturan kişilerde tarama testi olarak solunum testleri uygulanabilir. Ayrıca, kalp hastalıkları ve kas-iskelet hastalıkları gibi bazı hastalıkların akciğer fonksiyonlarına etkisini araştırmak, ameliyatlardan önce kişinin akciğer kapasitesini ölçmek amacıyla da solunum testi yapılır. Bu amaçla “spirometre” adı verilen cihazlar kullanılır. Bu cihazlar, bilgisayar destekli, kişinin soluk kapasitesini ölçen aletlerdir.
           
Testin Uygulanması:

            Solunum fonksiyon testinden önce, test yapılacak kişinin boyu, kilosu ölçülür; doğum tarihi ve cinsiyeti kaydedilir. Spirometre cihazında, bir “ağız parçası” bulunur. Bu parçaya tek kullanımlık bir ağızlık takılır. Kişinin burnu bir mandalla kapatıldıktan sonra, ağız parçasını eline alır, ve teknisyenin yönlendirmesiyle ağızlığın içine nefes alır-verir. Test, en az 2-3 kez tekrarlanmalıdır. Cihaz, kişinin soluk kapasitesini ölçer, ve bunu aynı yaş, ırk, boy, kilodaki sağlıklı ve normal kişilerin değerleri ile karşılaştırır. Buna göre, test yapılan kişinin soluk kapasitesi hem bir grafik, hem mutlak değer, hem de normale göre yüzdesel olarak rapor halinde elde edilir. Sonuçlar, bir göğüs hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
            Gerekli görülen durumlarda “reversibilite testi” adı verilen ilaçlı test uygulanır. Testten sonra hastaya nefes açıcı sprey verilir, 15 dakikalık bir ara sonrasında test tekrarlanır. İlaç sonrası solunum kapasitesinde ne kadar düzelme olduğu kaydedilir.
            Solunum testinden önce ağır yemek yememeli, mümkünse sigara ve alkol içmemelidir. Testten ½ saat öncesinde de ağır egzersizden kaçınmak gereklidir.