MERHABA

Uzun zamandır bana ulaşan hastalarıma hizmet veriyor, hem kendi branşımla, hem de genel sağlıkla ilgili sorularını cevaplıyorum.


Malumunuz, internet engin bir deniz, her konuda kaynak oluşturabilecek sınırsız bir bilgi kaynağı. Ancak, ne yazık ki, yanlış kullanıma ve yönlendirmelere de çok açık. Tamamen tesadüfi olarak, benim ismim altında yazılmış, asla ilişiğim olmayan bir web sitesinde "Astımlılar ve allerjisi olanlar, yazın egzersiz yapmasın" açıklaması ile karşılaşınca, kimseyi yanlış yönlendirmemek adına hastalarıma kendi blogumdan seslenmeye karar verdim.


Sağlıklı olup da sağlığını korumaya devam etmek isteyen bireylere ise, bundan böyle buradan sesleneceğim, elimden geldiğince güncel bilgilerimi paylaşacak ve soruları yanıtlayacağım.


Sevgi ve sağlıkla...


Sayfalar

2 Ekim 2010 Cumartesi

GRİP
Grip, çoğunlukla sonbahar ve kış aylarında görülür. Hastalığı taşıyan kişilerin öksürmesi ya da hapşırması ile havaya yayılan damlacıklarla ve doğrudan temasla bulaşır. Kapı kolları, bilgisayar klavyeleri, telefonlar gibi ortak kullanılabilecek eşyalar bulaşmaya neden olabilir. Kuluçka dönemi, 1-4 gün arasındadır. Belirtilerin başlamasından önceki 24 saat ve sonraki beş gün kişinin bulaştırıcılığı devam eder.

Gribin belirtileri arasında ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, öksürük, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı ve halsizlik sayılabilir. Genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülür. Ancak yaşlılarda, diyabetlilerde, altta yatan böbreğe, kalbe ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir. Bunun yanında zatürre gibi hastalıklara da zemin hazırlayabilir.

Grip aşısı yapılması asla grip olmayacağınız anlamına gelmez

Grip, bir virüs hastalığı olduğundan antibiyotik tedavisine yanıt vermez. Hastalara bol sıvı almaları, yatak istirahati ve belirtilere yönelik ilaçlar önerilir. Virüse yönelik ilaçlar erken dönemde faydalıdır.
Gripten korunmada gripli kişilerle temastan kaçınılması, ellerin sık sık yıkanması (örn. tokalaşma sonrası), kapalı kalabalık ortamlardan kaçınılması ve grip aşısı önerilebilir. Grip virüsü sürekli tip değiştiren bir virüs olduğundan Dünya Sağlık Örgütü her yıl o sene sık görülen virüs tiplerini belirlemekte ve aşı buna göre hazırlanmaktadır. Aşı, 3 tip ölü virüs içermektedir. Uygulandıktan sonra etkisinin ortaya çıkması 10-15 gün kadar bir süre almaktadır. Bu nedenle sonbahar başlarında yapılması önerilmektedir. Tüm kış boyunca yapılmasının bir sakıncası yoktur, erken yapılmasının nedeni, bağışıklığın bir an önce başlamasının sağlanmasıdır. Bu arada, çoğunlukla koruyucu olsa da grip aşısı yapılması, kişinin o yıl asla grip olmayacağı anlamına gelmez. Aşının koruyuculuğu, yüzde 60-80 arasında değişmektedir. Ayrıca grip aşısı gribe benzer diğer hastalıklardan (nezle gibi) korumamaktadır.

Kimlere grip aşısı yapılmalıdır?

65 yaşın üzerindekiler, bazı akciğer hastalığı olanlar (astım, kronik bronşit gibi), kronik kalp ve damar hastaları, şeker hastaları, kan hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış kişiler (uzun süreli kortizon kullanımı, AIDS, kanser tedavisi görenler gibi) grip aşısı yaptırmalıdır. Ayrıca, bakım/huzur evlerinde kalanların ve burada çalışan personelin, sağlık personelinin de grip aşısı yaptırması uygun olabilir.

Kimlere grip aşısı yapılmamalıdır?

Aşı tavuk yumurtasında hazırlandığından yumurta alerjisi olanların, aşının içeriğine alerjisi bulunanların, Guillain-Barré Sendromu adı verilen nörolojik bir hastalığı olanların ve hamileliğinin ilk 3 ayındaki kadınların grip aşısı yaptırmaması gerekmektedir. 6 aydan küçük bebeklere de grip aşısı uygulanmamalıdır. Aşı yapılacağı zaman ateşli bir hastalık geçirmekte olanların da, rahatsızlıkları düzelene kadar aşıyı ertelemesi önerilmektedir.

Grip aşısının yan etkisi var mıdır?

Grip aşısı canlı olmayan virüs içerdiğinden aşıya bağlı olarak grip geçirmek mümkün değildir. Ancak, aşıya bağlı hafif yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler arasında,
 Aşı yapılan bölgede ağrı, kızarıklık ya da şişme,
 Kas ağrıları,
 Kırgınlık hissi,
 Hafif ateş sayılabilir.
Nadiren, özellikle yumurta alerjisi olanlarda, ciddi alerjik reaksiyon görülme riski vardır.
AKUT BRONŞİT

Bronşit, “bronş” adı verilen büyük havayollarının iltihabi hastalığı anlamına gelir. Hem virüsler, hem bakteriler akut bronşite neden olabilir.
Öksürük, 5 günden uzun sürer, 20 güne dek uzayabilir, nadiren 1 ayı geçer. Balgam genellikle koyu renktir.
Akut bronşit, çoğunlukla sigaraya bağlı olan kronik bronşitten farklı bir hastalıktır. Kronik bronşit, en az iki yıl üst üste ve bu iki yılın en az üç ayında öksürük ve balgamla seyreden ilerleyici bir rahatsızlıktır.
NEZLE

Nezle, 1-2 hafta sürebilen bir solunum yolu enfeksiyonudur. Çoğunlukla sonbahar ve kış aylarında görülür. Belirtileri arasında burun akıntısı ve tıkanıklığı, hapşırık, boğaz ağrısı, öksürük, hafif ateş bulunur. Süresi 2 gün ile 2 hafta arasında değişir. Çoğunlukla, 1 haftada iyileşir. 2 haftadan uzun sürüyorsa, akla allerjik hastalık ihtimali gelmelidir.
Nezlenin tek bir etkeni yoktur; 200’den fazla virüs nezle etkeni olabilir. Bulaşma, ya havaya yayılan mikroplarla, ya da mikropların olduğu eşyalara elledikten sonra, elin gözlere/yüze teması ile olur.
Nezle, bir komplikasyon olarak kulak iltihabı ve sinüzite yol açabilir. Şiddetli sinüs ağrısı, şiddetli öksürük, balgam çıkarma, yüksek ateş, nezlenin üzerine eklenen bir bakteri enfeksiyonunu gösteriyor olabilir.
Nezle, bir bakteri enfeksiyonu olmadığı için, antibiyotiklerle tedavi edilemez. Tedavide istirahat, bol sıvı alınması, bazı gargara/sprey ya da pastiller ve belirti giderici ilaçlardan yararlanılabilir. Nezleden korunmak için mümkün olduğunca havasız ve kapalı ortamlardan kaçınmak, sık sık elleri yıkamak önerilebilir.
BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRMEK

Bağışıklık sistemi, pek çok hücre ve organı içeren, oldukça komplike bir sistem. Bu sistem sayesinde enfeksiyonlar ve kanserler gibi hastalıklardan korunuyoruz. Sağlıklı işleyişi pek çok faktöre bağlı. Doğuştan gelen bazı bağışıklık yetmezliklerinin yanı sıra, yeterli beslenmeme, ruhsal stres, kimi hastalıklar ve bazı bağışıklık baskılayıcı ilaçlar bu sistemin dengesini bozabiliyor. Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler çevresel faktörlerin etkisiyle kolay kolay hasta olmazken, bağışıklık sistemi zayıfladığında zararsız görünen mikrobik hastalıkların bile ölümle sonuçlanması söz konusu olabiliyor.

• Bağışıklık sisteminin iyi çalışmasının anahtarı, dengeli beslenmektir. Bunu başaran “sihirli” bir besin yoktur, önemli olan sağlıklı koşullarda üretilmiş ve hazırlanmış besinleri, dengeli bir biçimde tüketmektir.
• Yeterli protein alın. Protein kaynağı olarak hayvansal proteinlerle bitkisel proteinleri dengeli bir biçimde tüketin.
• Çiğ sebze-meyve ile beslenin. Sebze ve meyveler içerdikleri doğal vitaminler ve diğer antioksidanlar aracılığıyla, bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı olurlar.
• Probiyotiklerden yararlanın (yoğurt, kefir…). Bu tür besinler, mide-barsak sistemindeki bağışıklık sistemi elemanlarının sağlıklı işleyişinde rol almaktadır.
• Uykunuzu alın. Yalnızca yeterince uzun süre uyumak değil, “kaliteli” uyku uyunması da bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişi açısından önemlidir.
• Egzersiz yapın, ancak, aşırıya da kaçmayın. Düzenli yapılan egzersizin enfeksiyon riskini azalttığı gösterilmiştir. Tam tersine aşırı ve düzensiz egzersiz, bağışıklık sisteminin işleyişini olumsuz etkileyebilir.
• Hayata olumlu bakın, gülün.
• Hazır içecekler yerine doğal, taze sıkılmış meyve sularından yararlanın, mutlaka bol sıvı alın.
• Çay için. Yeşil çay “kateşin” adı verilen bir antioksidanı bolca içermektedir. Çaydaki polifenoller, pek çok hastalığa neden olabilen oksidan maddelerle savaşılmasına yardımcı olmaktadır.
• Sigaradan vazgeçin, pasif olarak sigara dumanına maruz kalmamaya çalışın. Sigaranın, bağışıklık hücrelerinin yanıtını bozduğu gösterilmiştir.
• Kilonuzu ideal aralıkta tutmaya çalışın. Aşırı yağ tüketiminden, özellikle “trans yağlar”dan kaçının. Gereğinden fazla yağlı besinler tüketmenin bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Bunun yanında, hızlı kilo kaybı da, bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır. Bilinçsiz, hızlı kilo kaybettiren diyetlerden kaçının.
• Temizlik maddelerinin aşırı kullanımı ile cildinizin sağlıklı ve normal bakteri dengesini bozmayın.
• Hekim kontrolünde olmadan alınan gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının.